Rüzgarda Dans Eden Gelincikler

 

Toplumları Şekillendiren Parlak Bireyler

Her gelincik, sessizce açar — kırılgan ve güzel.

Ve gelincik tarlası, kalplerin gerçeği yaşama cesaretiyle birleştiği bir mucizeye dönüşür.

Tıpkı bu çiçeklerin içsel özlerinin güzelliğini yansıtması gibi, bireyler de inşa ettikleri toplumlarda içsel benliklerini yansıtırlar.

Ülkemizde yaşadığımız son kriz, güzelliğin, bireyin kendiyle barışmasıyla başladığını ve bu güzelliği paylaşmanın cesaret gerektirdiğini bir kez daha hatırlattı.

Bir gelincik tarlasında her bir çiçek, güzelliğin ve kırılganlığın bir kanıtıdır. Rüzgarla sallanır, kırmızı yaprakları solana dek ayakta durur. Biz de bu gelincikler gibiyiz. İnsanoğluyuz. Bir müddet sonra kendimizin bile anlamadığı sistemler kursak da, yapay zeka ile yönetsek de, verdiğimiz büyük kararları allayıp pullayıp toplumsallık çerçevesinde sunsak da, insanoğluyuz. Bu çiçekler gibi hem güzel hem de geçiciyiz. Geçiciliğimizin, biricik yolculuğumuzu derinleştirmesine, özümüzle ve toplumla bağ kurarak bizi canlı tutmasına, güzelliğimizin çirkinleşmemesine neden engel olalım?

Kendimize yatırım yapmak, özümüzle bağlantı kurmak, bencillik değil, aksine topluma derin bir bağlılıktır. Gelincikler gibi kırılganlığımızı kucakladığımızda, hayatımızda yeni bir çiçek açar. Dönüşüm, kırılganlığımızı dış dünyadan değil, aslında kendimizden saklamayı bıraktığımızda başlar. Gerçekten görülmek için, önce kendimizi görmemize izin vermeliyiz.

Derin yaşam yolculuğuna rehberlik etmek için, LOVE çerçevesini oluşturdum. Türkçesi AŞK. Her ne kadar bire bir tercüme olmasa da AŞK aynı mesajı veriyor. Farketmişsinizdir iki dilli yazılarımda, birebir tercümeden ziyade dili, getirdiği duygu ve düşüncelerle kullanmayı tercih ediyorum. Gelelim AŞK’a.

  • A – Anlamak: Kendimizi derinlemesine anlamak, kalbimizin fısıltılarını duymak, dinlemek, fısıldamasına izin vermek ve kabul etmektir.
  • Ş – Şaşırmak: Şaşırmaya alan açmaktır, ki bu sınırlarımızın ötesinde büyümeye davettir. Hayata takıntılardan uzak deneysel, oyun gibi, neşeyle yaklaşmaktır. 
  • K – Katılmak: İçimizi, dışımızı kabul etmek, hayatın nabzını hissetmek, onunla rezonansa girmek, biricikliğimizi kabul edip yaşama katılmaktır.

Gerek yerel gerekse küresel olarak yaşadığımız son olaylar, toplumsal değişimi şekillendirmek için kişisel dönüşümün acil ihtiyacını bir kez daha gözler önüne seriyor, kolektif bir aciliyet duygusunu uyandırıyor: her bireyin sesinin önemli olduğu bir gelecek ihtiyacı. Siyasi ve ekonomik değişimler karşısında, bireylerin korkusuzca kendini ifade etmesinin, halkın kolektif uyumunun önemini görüyoruz. 

Toplumsal değişimlerin yaşandığı bu dönemde, durup etrafımızı dinleyerek başlayabiliriz. Bu olaylar bize hangi dersleri veriyor? Toplum bizden ne istiyor? Biz ne yapabiliriz? Ne yapmak istiyoruz? 

Bu farkındalık, dönüşümdür. Hem toplumu hem de iç sesimizi anlamak, anladığımıza şaşırmak ve hayata katılmaktır. Bu AŞKtır.

Birlikte, bireysel ifadenin ve kolektif gücün bir arada var olabileceği, uyumun sadece bir ideal değil, yaşayan, nefes alan bir gerçeklik olduğu bir dünyayı şekillendirme gücüne sahibiz. O zaman neyi bekliyoruz?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.