• All
  • Yansımalar

Yansımalar

Kırılganlığımızla arkadaş olabilir miyiz?

  İlginç değil mi, bazen bir yabancıya açılmak, sevdiğimiz birine içimizi dökmekten daha kolay? Yıllardır bizi rahatsız eden bir hikayeyi; uçakta yanımızda oturan bir yolcuyla, ya da solo seyahatimizde beklenmedik bir yerde, hiç tanımadığımız biriyle paylaştığımız olmadı mı? Hatta anladığını sözlerle ifade edemeyen kedimize, köpeğimize, ağaca anlatmadık mı?  Peki, neden, sevdiklerimizleyken, kendimize bağlı kalmamız bu […]

Rüzgarda Dans Eden Gelincikler

  Toplumları Şekillendiren Parlak Bireyler Her gelincik, sessizce açar — kırılgan ve güzel. Ve gelincik tarlası, kalplerin gerçeği yaşama cesaretiyle birleştiği bir mucizeye dönüşür. Tıpkı bu çiçeklerin içsel özlerinin güzelliğini yansıtması gibi, bireyler de inşa ettikleri toplumlarda içsel benliklerini yansıtırlar. Ülkemizde yaşadığımız son kriz, güzelliğin, bireyin kendiyle barışmasıyla başladığını ve bu güzelliği paylaşmanın cesaret gerektirdiğini

Saklambaç bitti

Hepimiz maske takıyoruz. Bu hayatta kalmanın yolu, insanlığın en önemli buluşlarından biri, yeniden canımız yansın istemiyoruz. Acıdan korunmak için geliştirdiğimiz bir savunma mekanizması. Maskelerimiz, zırhımız, kalkanımız. Ama zamanla, bu maskeler artık bize hizmet etmeyi bırakıyor ve bizi boğmaya başlıyor.

Bir oyun oynayalım mı? Diyelim ki yüzünüzde bir maske var. Yüzünüze yapıştırılmış gibi sıkıca sarıyor, nefes alacak yer yok. Aynaya bakıyorsunuz ve yüz ifadenizi değiştiriyorsunuz; mutlu, üzgün ya da öfkeli olmaya çalışıyorsunuz. Ama maskede değişmiyor bir şey yok. Hep aynı, donuk yüz size bakıyor.

Lise Bourbeau, Kendiniz Olmanızı Engelleyen Beş Yara adlı kitabında, özellikle çocukluk döneminde yaşadığımız beş temel duygusal yarayı ve bunlara karşı geliştirdiğimiz maskeleri anlatıyor…

Dönüşüm bu kadar zor olmak zorunda mı?

Biliyoruz bir bebeğin doğması için 9 ay gerekli veya ektiğimiz tohumun meyveye dönüşmesi için mevsimler, o zaman neden kabul etmiyoruz kişisel farkındalığımızın doğal bir süreci takip ettiğini, zaman ve emek gerektirdiğini?

İnanın, bunu ben de sorguladım yıllarca. İyileşme ve dönüşüm neden zor? Bu kadar zor olması gerekiyor mu? Ve buldum cevabını…..

Bu yazıda anlattığım her bir oluşum başlı başına yoğun bir süreç. Bunların paralel gelişmesi, dönüşümü, kişiye ve insanlığa özel, doğal bir sürece sürüklüyor. Sinir sistemimiz yeniden inşa edilirken, eskinin tekrarı, kararsızlık, ve hissettiğimiz acı çok doğal.

Görünenin Ötesine Açılan Kapı

Yaralarımız genellikle geçmişle bağlantılıdır ve onları şimdiki ana getirdiğimizde eski yaraları yeniden ziyaret ediyormuşuz gibi hissedebiliriz fakat, iyileşmenin anahtarı, bu geçmiş deneyimleri şimdiki zamana NASIL getirdiğimizdir, onlardan kaçmak değil.

Şimdiki an, geçmişimize nasıl tepki vereceğimizi seçme gücünü bize verir. Acının kurbanı olmak yerine, onu bilinçli olarak işleyerek karar verebilme gücümüzü deneyimleriz.

Farkındalık Sadece Popüler Bir Kelime mi?

Yeni bir şey öğrenmek demişken, fark ettiniz mi aslında çok da farklı hikayeler yok etrafta? Çoğu zaman, kişisel, kurumsal ve toplumsal hayatımızda aynı hikayeleri tekrar tekrar yaşıyoruz. Sadece oyuncular ve ortam değişiyor, hissettiklerimiz aynı. İşte bu, farkındasızlık.
Farkındalık, yargısız ve bilinçli bir şekilde şimdiki anda kalmak ve algıladığımız tüm verilere açık olmaktır.
Pratiği nispeten kolay ve faydası aşikar olduğu halde, sırf denemek için bile hayatımıza katmıyorsak, derinlerde cevaplanması gereken bir soru olabilir. Belki de hayatı dolu dolu yaşama istediğimizi rahat bırakmayan, tutan bir şeyler var.

Beyaz Gürültü

Nasıl hissetmem gerektiğini bilmek istiyorum.

2022 yapımı “White Noise” (Beyaz Gürültü) filminde, Jack ve Babette Gladney’nin sıradan banliyö yaşamı, 1984 yılında meydana gelen bir tren kazasıyla açığa çıkan ölümcül zehirli gaz bulutuyla aniden altüst olur.

Sevmek bir eylem, Kendini sevmek derin bir eylem

Başkasını sevmek kolay gelirken, donuyoruz adeta kendimizi sevmede. Peki, biliyor muyuz, sevmek ne demek?
Hayatı sevgiyle yaşamak varken, neden noksanıyla yetinelim? Neden yükümüzü başkalarına yükleyelim? Neden sevdiklerimizi daha derin sevmekten yoksun bırakalım? Kendimizi sevemezken, başkalarını nasıl sevebiliriz?

Scroll to Top
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.