Sevmek bir eylem, Kendini sevmek derin bir eylem

 

Ne kadar sık kullanırız sevmek sözünü günlük hayatımızda. İçeriği, kapsamı, derinliği değişir, kelime değişmez. 

Kahveyi severiz, hoş sohbeti, konforu, para kazanmayı, takdir görmeyi, ebeveynlerimizi, çocuklarımızı, arkadaşlarımızı ve eşlerimizi… bu liste uzar. 

Peki, sevgi nedir? Hemen yazın favori arama motorunuza, bakalım ne çıkacak? Benim ekranımdaki tanımlar “bir insanın bir kişi, durum ya da nesneye ilgi ve bağlılık duygusudur” etrafında birleşiyor.

Güzel. Peki, sevmek nedir? Eylem halinden bahsediyorum. 

Bitmedi, daha zor bir sorum var “Kendini sevmek ne demektir?” veya “İnsan kendini nasıl sever? Var mı öyle bir şey?”

Bunlar benim sıkça duyduğum sorular. Yıllardır dünyanın bildiğim, bilmediğim diyarlarından canlar, sanat terapi ve meditasyon atölyelerimde bir ekranda veya bir stüdyoda buluşuyorlar. Ana dilleri değişiyor, kültürleri değişiyor, yaşamları değişiyor ama insanlık adına tecrübeleri -taa derinlerde, özde- değişmiyor. Sıkça kurcalıyoruz bu soruları.

Nasıl seversin kendini?

Başkasını sevmek kolay gelirken, donuyoruz adeta kendimizi sevmede. 

O zaman soruyorum “En son ne zaman hasta izni aldın hastalandığında?”, “Ne zaman istediğin gibi bir gün geçirmeye, izin verdin kendine?”, “Kabul ettin mi duygularını inkarsız, yalansız? Sahip çıktın mı duygularına ve eylemlerine?”

Kavramı daha da oturtmak için, kendini sevmenin katmanlarını anlatıyorum. Psikolog Daniel Richo’nun, How to Be an Adult in Relationshipsİlişkilerde Nasıl Yetişkin Olunur? kitabında anlattığı, sevmenin temel unsurları Beş A: *Attention, *Acceptance, *Appreciation, *Affection, *Allowing, Türkçesi *Dikkat, *Kabul, *Takdir, *Şefkat ve *İzin, boyutlarını zamanla genişlettim.

Yedi katman bence daha iyi tanımladı sevmeyi:

  1. Dikkat etmek
  2. Derin ilgilenmek
  3. Kabul etmek
  4. Takdir etmek
  5. Şefkat göstermek
  6. Güvenmek
  7. Hoş görmek

En derin ihtiyacımız: Sevilmek

Doğduğumuz andan itibaren sevgiyi ararız. İlk olarak ebeveynlerimizden ve bakıcılarımızdan, daha sonra da geniş ailemizden, arkadaşlarımızdan, öğretmenlerimizden ve toplumdan bekleriz sevgiyi. 

Sevilmek, bize kendimizi olduğu kadar başkalarını da nasıl seveceğimizi öğretir. 

Dışarıdan gelen sevgi içimizdeki sevgiyle bağlantı kurmamızda yardımcı olur.  Eğer sevgi ihtiyacımız karşılanmazsa içimizdeki sevginin kaynağıyla bağlantı kurmakta zorlanabiliriz. Sevilme tecrübesiyle öğrendiğimiz sevgi, bizim sevme tecrübemizi şekillendirir.

Duymuşsunuzdur hikayeleri… bazı başarılı iş adamlarının bir zamanlar sevgi yoksunu çocuklar olduklarını, bir yudum sevgi için sınırlarını her gün zorlayan ve aşan canların hissettiği boşluğu, koca salon tıka basa dolu performansı heyecanla beklerken sanatçının hayal kırıklığını – ki dünyanın değil sadece bir kişinin gelmesini beklerken, takdir ararken o kişiden, o kişiyi kalabalıkta görememesinden doğan hayal kırıklığını, çocukları için herşeyi ama herşeyi yapmaya niyetlenen ebeveynleri… ve bu liste de uzar. Anladınız ne demek istediğimi. 

Kendimizi sevmeyi çocukken öğrenemediysek -ki illa travma olması gerekmez öğrenememe sebebimiz, bazılarımız daha açız sevgiye- iş başa düştü. Artık çocuk değiliz ve yetişkin olarak ne istediğimizi anlayıp, ona göre hayatımızı şekillendirebiliriz.

Yetişkin olmak:  Kendimizi sevmeyi öğrenme

Kalıplarımızı ve eski davranışlarımızı görmek, kabul etmek, dönüştürmek ve şekil vermek bu sefer bilinçle, ilk kez öğrenmekten daha zor olacaktır. 

Fakat hayatı sevgiyle yaşamak varken, neden noksanıyla yetinelim? Neden yükümüzü başkalarına yükleyelim? Neden sevdiklerimizi daha derin sevmekten yoksun bırakalım? Kendimizi sevemezken, başkalarını nasıl sevebiliriz?

Artık çocuk değiliz – demiş miydim daha önce? Yetişkin olarak hayatımızın sorumluluğunu üstlenebiliriz. İçimizdeki kırık sevgiyi onarma niyetiyle başlayalım. Nasıl onaracağımızı biliyor muyuz?

Her ne kadar ‘sevme’ tecrübesinde yollarımız ayrılsa da, genelde kabul ederiz en zorunun, kendini sevmek olduğunu. 

Sevmenin katmanları: Döngüsel yolculuk

Her şey dikkat ile başlar. İçimizden gelen sese, vücudumuza, hayatımıza, kararlarımıza, evimize, dolabımıza, işimize, arkadaşımıza kulak kabartsak, ne derler acaba? Sansürsüzce dinlesek gelen mesajları, biraz daha derinleri dinlesek, neler gizli içimizde, dışımızda. Tanısak kendimizi. Haketmiyor muyuz bu dikkati? 

Bir de bakarız ki aslında dışımızın -dolabımızın, evimizin, ilişkilerimizin – içimizden pek de farkı yok. Orada, inkar etmek isteyebiliriz ama fark ettik bir kere, geri dönüşü yok.

Dikkatimizi odaklarken ilgi çıkar ortaya. İlginmeye başlarız kendimizle, merak ederiz isteklerimizi, hayallerimizi, acılarımızı. Şefkat çıkıverir ortaya, “Canım, nasıl da acı çekmiş” deriz kendimize.  Kabul ederiz olanı biteni, hoşgörürüz kendimizi. Kendimize alan açarız nefes almamiz için. 

Genişleme hissederiz. Sıkışıklık dağılmaya başlamıştır, aa o da ne? Olumlu bir duygu kabarıyor. Güven.

İşte bu bağ, bağlar bizi, boşlukları doldurur. Nasıl da güzelmiş güvenmek kendimize ve bütüne! Kalırız orada ve takdir etmeye başlarız kendimizi. Sen takdir etmezsen, başkası niye etsin? Sen varlığını onurlandırmazsan, başkası niye yüceltsin? Takdir ederiz bütünlüğü güvenle. Sevme döngüsü başladı bile.

Bir ömür boyu

Bir iyi, bir de kötü haberim var. İlk önce kötü haber, bu bir oturumda olacak bir şey değil. Emek gerektirir. Şimdi iyi haber, ufak ufak dönüşümün tadını alınca kendiliğinden hayatının parçası oluverir. 

Dikkat ettiysen bu katmanlar isim değil, eylem. Okuyarak değil, tecrübeyle öğreniriz. Duygularımızı sahiplendikten, sorumluluğunu aldıktan sonra bilinçli eylemlerimiz. Enerjimizi yönlendiren, hayatımızı şekillendiren eylemlerimiz. 

Biraz da, az konuşalım, derin dinleyelim, kalpten idrak edelim eylemimizi, gerçekleştirmeden, diyorum -satır aralarında. 

Yansıması nasıl bu sözlerin sende?

The Lady of Shalott by John William Waterhouse

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.